Su ekosistemlerinde algler tarafından gerçekleştirilen fotosentez sonucu oluşturulan besin ve oksijen kara ekosistemlerinde bitkiler tarafından oluşturulmaktadır. Bu sebeple bitkiler kara ekosistemlerinin vazgeçilmez öğeleridir.
Bitkiler çok hücreli ökaryotik organizmalardır.
Taşıdıkları kloroplast sayesinde fotosentez yaparak besin üreten ototrof organizmalardır. Ancak yarı parazit veya tam parazit olarak heterotrof beslenme tarzına sahip olan türleri de barındırır.
Selüloz yapılı hücre duvarına sahiptirler. Bazı özelleşmiş hücrelerde duvarın yapısına değişik kimyasal maddeler de katılabilir. ( Lignin, pektin, süberin gibi )
Glikozun fazlasını nişasta olarak depolarlar.
Ototrofluk tam olarak kendi kendine yetme yani otonomi anlamına gelmez. Bu nedenle bitkiler yaşamak için güneş ışığı, su, mineral ve gaz alış verişine ihtiyaç duyarlar.
Bitkiler temel olarak şu şekilde sınıflandırılır.
Damarsız tohumsuz bitkiler
İletim demeti olmayan bitkilerdir.
Çiçeksiz bitkiler olup tohum oluşturma yetenekleri yoktur.
Gelişmişlik derecelerine göre
- Ciğer otları
- Boynuzlu ciğer otlar ve
- Karayosunları
olmak üzere 3 bölüme ayrılırlar.
Ciğer otları nemli bölgelerde, kayalarda ve ağaç kütükleri üzerinde yaşarlar. Otsu yapıda olup toprağa paralel şekilde büyürler. Bu şekilde yayılım göstermeleri topraktan su ve mineral alınmasını kolaylaştırır. Sperm ve yumurta oluşumu üzerlerinde gelişen şemsiye şeklinde yapılarda sağlanır.
Boynuzlu ciğer otlarında spor oluşturan yapılar boynuza benzediği için bu ismi almışlardır.
Kara yosunları karasal ortamlarda yaşamalarına rağmen nemli bölgeleri tercih ederler. Gerçek kök, gövde ve yaprak farklılaşması göstermezler. Toprağa tutunmalarını sağlayan köksü yapılara rizoit denir. Bu yapılar sayesinde topraktan su ve mineral alınır.
Karayosunlarının hayat devrinde eşeyli ve eşeysiz üreme birbirini takip etmektedir. Metagenez adını alan bu üreme tipinde haploid ve diploid kromozom sayısına sahip yapılar gözlenir. Karayosunlarında mayoz bölünme neticesinde spor oluşturmakla görevli diploid yapılara sporofit, sporların çimlenmesiyle gelişen ve mitoz bölünme ile sperm ve yumurta oluşturmakla görevli yapılara ise gametofit denir.
Gametofitler fotosentezle besin üretebilirken, sporofitler kloroplast taşımadığından fotosentez yapamaz. Karayosunlarında haploid evre diploid evreye göre daha uzundur.
Damarlı tohumsuz bitkiler
Gerçek kök, gövde ve yaprak farklılaşmasına sahiptirler.
Kökten alınan su ve minerallerin yaprağa, yaprakta oluşturulan organik besinlerin köklere taşınmasını sağlayan iletim demeti elemanlarına sahiptirler.
Tohum oluşturma yetenekleri yoktur ve metagenezle ürerler.
Üreme döngüleri karayosunlarına benzer ancak, sporofit bireylerin fotosentez yapabilmesi ve sporofit evrenin daha uzun olmasıyla onlardan ayrılırlar.
Diploid evrenin uzun olması evrimsel olarak gelişmiş bir özellik olarak kabul edilir.
Damarlı tohumlu bitkiler
İletim demeti bulunduran ve tohum oluşturma yeteneğinde olan bitkilerdir. Gerçek kök, gövde ve yaprak farklılaşmasına sahiptirler. Tohumları sayesinde yeryüzünde çok geniş coğrafi alanlara yayılma imkânı bulmuşlardır. Tohum yapısına göre açık ve kapalı tohumlular olmak üzere iki gruba ayrılmaktadırlar.
Açık tohumlular
Gerçek çiçekleri yoktur.
Çiçekleri kozalak olarak adlandırılır.
Tohumlarını çevreleyerek kapalı tutan bir meyve yapıları yoktur. Tohum açıkta meydana gelmektedir.
Odunsu bitkilerdir.
Yaprakları iğne ya da pul şeklinde olup münavebeli yani sırayla dökülürler. Bu nedenle sürekli yeşil görünürler.
Yapraklarının dar yüzeylere sahip olması, yapraklardaki gözeneklerin derine çekilmesi ve kalın kütikula tabakası bu canlıların kurak ortamlara uyumunu kolaylaştırmaktadır.
Kapalı tohumlular
Gerçek çiçekleri mevcuttur.
Dişi organ, erkek organ, taç yaprak ve çanak yaprağı birlikte bulunduran çiçeklere tam çiçek, bu yapılardan bir ya da daha fazlasını bulundurmayan çiçeklere ise eksik çiçekdenir.
Diğer çiçek kısımlarını koruyan çanak yapraklar yeşil renkli olup fotosentez yaparken, taç yapraklar güzel renkleri ile bitkinin tozlaşmasına yardımcı olmaktadır.
Yumurtalıkta bulunan tohum taslakları, döllenmeden sonra tohuma dönüşürken yumurtalık gelişerek meyveyi oluşturur.
Tohum oluşumu, açık tohumlu bitkilere göre farklıdır. Kapalı tohumlu bitkilerde görülen çift döllenme neticesinde zigot ve yedek besin dokusu gelişir. Yedek besin, tohum çimlenip yeni birey fotosentez yapmaya başlayıncaya kadar gerekli olan besin ihtiyacını gidermektedir.
Kapalı tohumlu bitkiler, tohumdaki çenek sayısına göre 2 gruba ayrılarak incelenmektedir.
Tek çenekli bitkiler ( Monokotiller )
- Tohumdaki embriyonun çenek sayısı birdir.
- Tek yıllık otsu bitkilerdir.
- Gövdelerindeki iletim demetleri dağınık olarak yerleşmiştir. Böyle iletim demetlerine kapalı iletim demeti denir.
- Kambiyum içermediklerinden dolayı enine kalınlaşma göstermezler.
- Yaprakları sapsız olup paralel damarlanma gösterir.
- Saçak kök yapısı mevcuttur.
- Buğday, mısır, soğan, orkide, lale, muz ve palmiye tek çenekli bitkilere örnektir.
- Çiçek parçalarının sayısı genellikle 3 ve üçün katları şeklinde sayıdadır.
Çift çenekli bitkiler ( Dikotiller )
- Tohumdaki embriyoda iki çenek bulunur.
- Kambiyum taşıdıkları için enine kalınlaşma gösterirler.
- Otsu ya da odunsu tek ya da çok yıllık olabilirler.
- Gövdedeki iletim demetleri düzenli yerleştikleri için bu tip iletim demetlerine açık iletim demeti denir.
- Yaprakları saplı olup ağsı damarlanma gösterir.
- Kazık kök yapısına sahiptirler.
- Elma, erik, kiraz, portakal, ayçiçeği, gül ve bezelye çift çenekli bitkilere örnek olarak verilebilir.