Hücredeki işlevlerin yönetiminde DNA’ ya yardımcı olan nükleik asit çeşididir. RNA’ ya ait özellikler şöyle sıralanabilir.
Prokaryot hücrelerin sitoplazma ve ribozomunda, ökaryot hücrelerin çekirdek, sitoplazma, ribozom, kloroplast ve mitokondri gibi organellerinde bulunur.
Tek zincirli yapıdan ibaret olduğu için pürin pirimidin sayılarında bir eşitlik olması zorunluluğu yoktur.
Baz eşleşmeleri ve zayıf hidrojen bağları taşıyıcı RNA haricindeki tiplerinde gözlenmez.
Kendini eşleme yeteneği yoktur.
Bütün tipleri DNA üzerinden transkripsiyon diğer adıyla yazılma denen bir mekanizmayla sentezlenir.
DNA’dan aldığı genetik bilgiye göre ( toplam bilginin çok çok az bir miktarı ) protein sentezini gerçekleştirir.
Üretilen proteinlerin hücrenin yapısına katılabileceği gibi enzim olarak ta vazife yapabilir.
RNA polimeraz enzimi tarafından oluşturulur. RNAaz enzimi tarafından hidrolize edilir.
RNA’nın yapı ve görevleri birbirinden farklı 3 tipi mevcuttur.
Mesajcı ya da messenger RNA ( m – RNA )
Hücredeki toplam RNA’nın yaklaşık % 5 lik kısmını oluşturur.
Prokaryotlarda sitoplazmada, ökaryotlarda çekirdekte DNA üzerinden sentezlenerek genetik bilginin bir kısmını protein sentezinde kullanılmak üzere ribozomlara taşır.
Hücredeki ömrü yaklaşık olarak 4 saattir.
Tekrar tekrar kullanılabilir.
Sentezlenecek proteindeki aminoasitlerin çeşit, sıra ve sayısını belirler.
Taşıyıcı RNA ( t – RNA )
Sitoplazmadaki aminoasitleri tutarak mesajcı RNA üzerindeki sıraya göre ribozoma taşımakla görevlidir.
Hücredeki toplam RNA’nın yaklaşık olarak % 10-15 lik kısmını oluştururlar.
Hücrede 61 çeşit t-RNA bulunmaktadır.
Baz eşleşmesi ve zayıf hidrojen bağları görülür.
Ribozomal RNA ( r – RNA )
Ribozomun yapısına katılır.
Ribozomların %65 kadarı r – RNA dan, %35 kadarı proteinden oluşmuştur.
Hücredeki toplam RNA nın % 80 - 85 kadarını oluştururlar.
Hücrede genetik bilgi DNA’dan proteine doğru aktarılır. Bu aktarımda RNA molekülleri ve ribozomlar aracılık yaparlar.
Genetik bilginin DNA’dan proteine akmasına santral dogma denir.
Kısaca özetlemek gerekirse, proteinlerin yapısına katılan 20 çeşit aminoasit, DNA’nın dört harflik alfabesiyle ( Adenin, Timin, Sitozin ve Guanin ) sıraya konulmaktadır.
Burada her bir aminoasit çeşidi için bir şifre oluşturulması gereklidir. DNA’daki her bir baz çeşidi bir aminoasidi şifrelese idi 4 çeşit aminoasit şifrelenecek diğerleri protein sentezinde kullanılamayacaktı.
DNA üzerindeki bazlar ikili gruplar haline aminoasit şifrelese idi ( AT, AG, GG, AA …. ) yine oluşacak şifre sayısı 42 = 16 olacak ve 20 çeşit aminoasidin 4 tanesi yine protein sentezinde yer alamayacaktı.
Bu yüzden DNA üzerindeki bazlar 3 lü gruplar halinde şifreler oluştururlar ve her bir şifre 1 aminoasidin protein sentezindeki yerini almasını sağlar.
DNA üzerindeki bazlar 3 lü gruplar halinde 43 = 64 adet şifre oluştururlar. Bu sayı 20 çeşit aminoasidin şifrelenmesi için yeterlidir.
PDF DOSYASI İÇİN