Ökaryot hücrelerin yönetim ve kalıtım merkezidir. Hücredeki tüm yaşamsal faaliyetler çekirdek tarafından yönetilmektedir.
Prokaryot hücreler, çekirdek içermediği için kalıtsal materyalleri sitoplazma içerisinde dağınık halde bulunmaktadır. Memelilerin olgun alyuvarları ve trombositleri hariç, tüm ökaryot hücreler en az 1 tane çekirdeğe sahiptir.
Hücrelerde genellikle oval ya da küremsi bir çekirdek bulunurken, memelilerin çizgili kas ve karaciğer hücrelerinde birden fazla çekirdek bulunmaktadır.
Bundan başka bir hücrelilerden sillilerde, birisi büyük diğeri küçük olmak üzere iki çekirdek bulunmaktadır. Bunlardan büyük olanı hücrenin metabolik faaliyetlerini yönetirken küçük çekirdek üreme ile ilgili faaliyetlerden sorumludur.
Yapılan deneylerde sitoplazma ile çekirdeğin birbirine bağlı olduğu, biri olmadan diğerinin yaşayamadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca hücre bölünmesinin çekirdek tarafından denetlendiği, çekirdeği olmayan hücrelerin bölünemediği görülmüştür.
Bundan başka çekirdeğin kalıtım birimi olduğu, algler üzerinde yapılan deneylerle gösterilmiştir. Acetabularia cinsi alglerin iki türünün kullanıldığı deneyler sonucunda baş kısmı kesilen algin kendini çekirdekteki kalıtsal bilgiye göre tamamladığı gösterilmiştir.
Bölünme halinde olmayan bir hücrenin çekirdeği,
- Çekirdek zarı
- Çekirdekçik
- Çekirdek plazması ve
- Kromatin
olmak üzere kısımdan oluşur.
Çekirdek zarı ( Karyolemma )
Çekirdek, birbirine paralel duran bir çift zarla çevrilidir. Çekirdeğin kendine özgü kimyasal bileşimi bu çift zarla sitoplazmadan ayrılmaktadır. Zarın sitoplazmaya bakan ksımına dış zar, çekirdek plazmasına bakan kısmına ise iç zar adı verilir. Dış zar granüllü endoplazmik retikulum ( GER ) ile devam etmektedir. Bu zarlar arasında 20 – 40 nm genişliğinde zarlar arası bölge bulunur.
İç ve dış zarlar bazı noktalarda birleşerek zar üzerindeki porları oluşturmaktadır. Porlardan bazı maddeler pasif taşıma ile geçerken, büyük moleküller ( ribozomun alt birimleri, m –RNA ve proteinler ) aktif taşıma ile zardan taşınmaktadır.
Çekirdek zarının dış kısmında ribozomlar yerleşim gösterirken, iç zarın hemen altında arafilamentlerce zengin nüklear laminabulunmaktadır. Bu yapı çekirdek zarına sağlamlık kazandırmasının yanında, çekirdek plazmasındaki elemanlara da bir tutunma yüzeyi oluşturmaktadır.
Çekirdek zarı, hücre bölünmesinin hemen öncesinde parçalanır ve bölünme tamamlandıktan sonra tekrar oluşturulur.
Çekirdekçik ( Nucleolus )
Çekirdek zarına yakın yerlerde yerleşme eğilim gösteren çekirdekçik, bir zarla çevrili değildir. Metabolik aktivitesi çok yoğun olan ( sinir, karaciğer hücresi ) hücrelerde normalden daha iri olabildiği gibi bazı hücrelerde birden fazla sayıda da olabilir.
Çekirdekçik, ribozom üreten bir hücre içi makine olarak değerlendirilebilir. Çekirdekçikte işlevsiz olarak üretilen ribozom alt birimleri sitoplazmada birleşerek işlevsel ribozomu oluşturmaktadır.
Bölünme sürecine giren hücrelerde, önce boyutu küçülür daha sonra kromozomlar yoğunlaşıp RNA sentezi tamamen durduğu için çekirdekçik kaybolur. Hücre bölünmesi tamamlandığında kromozomların üzerinde r – RNA sentezi yapan genlerin bulunduğu bölgelerde küçük halde çekirdekçikler oluşur ve sonrasında hücrede bunların birleşmesiyle oluşan tek bir çekirdekçik görülür.
Çekirdek plazması ( Nucleoplasma )
Çekirdeğin içini dolduran, çekirdekçik ve kromozomların içinde bulunduğu pelte kıvamında sıvı kısımdır. İçeriğinde; proteinler, nükleotidler, enzimler ve mineraller bulunur. pH değeri sitoplazmadan farklıdır.
Kromatin
Çekirdek içindeki DNA, proteinlerle organize olmuş ipliksi bir madde halindedir. Bu yapı kromatin adını alır ve kromozomdan yaklaşık 5.000 ila 10.000 uzundur.
Bölünme sırasında, kromatin iplikler yoğunlaşıp kalınlaşır ve kromozom adı verilen belirgin yapılara dönüşür.
Kromozomların sayısı, şekli ve büyüklüğü türden türe farklılık gösterebilir. Aynı türün sağlıklı bireylerinin tamamında kromozom sayısı birbirinin aynıdır. Farklı türlerin kromozom sayıları aynı olabilir. Örneğin insan, moli balığı ve kurtbağrı bitkisinin kromozom sayıları aynı olup 46’dır.
Canlının gelişmişliği ile kromozom sayısı arasında bir ilişki yoktur.
İnsanda vücut hücrelerinde her kromozom tipinden 2’şer adet bulunmaktadır. Bu şekilde değerlendirdiğimizde 46 kromozom aslında 23 çift kromozom anlamına gelir. Bu 23 çiftin her birindeki kromozomların biri anneden diğeri ise babadan gelmiştir. Yani sperm ve yumurta aracılığıyla anne ve babadan gelen 23’er kromozomluk birer takım bizim 46 kromozomumuzu oluşturmaktadır.
O halde vücut hücreleri 2 takım ( anne ve babadan birer takım halinde gelen ), sperm ve yumurta hücreleri ise 1 takım kromozom içermektedir. Kromozom takımları ‘’n’’ ile ifade edilirse vücut hücreleri 2n yani iki takım, üreme hücreleri ise n sayıda yani tek takım kromozom içeriyor demektir.
İnsan için 2n = 46, n = 23’tür.
2n sayıda kromozom içeren ( insan için 46 )hücrelere diploid hücre adı verilir. Örneğin epitel hücresi, akyuvar hücresi, sinir hücresi diploid hücrelerdir.
n sayıda kromozom içeren ( insan için 23 ) hücreler ise haploid ya da monoploid hücre olarak adlandırılır. Sperm ve yumurta hücreleri haploiddir.
Diploid hücrelerde 46 kromozom 23 çift halinde bulunur. Bu çiftlerin her birini oluşturan her iki kromozoma homolog kromozom denir. Homolog kromozomlar aynı özellikler üzerine etki eden kromozomlardır. Haploid hücrelerde homolog kromozomlar birlikte bulunmaz.
İnsanda 44 kromozomun oluşturduğu 22 homolog çifti vücut özellikleri üzerine etki ettiğinden vücut kromozomu ya da otozom olarak adlandırılırken, geriye kalan iki kromozomun oluşturduğu 1 homolog kromozom çifti eşeysel özellikleri kontrol ettiğinden eşey kromozomu ya da gonozom adını alır. İnsanda X ve Y olmak üzere iki çeşit gonozom vardır. Erkek bireylerin kromozom formülleri 44+XY şeklinde iken, dişi bireyin kromozom formülü 44+XX şeklindedir.